Çocuklar, tıpkı yürümeyi ve konuşmayı kendi kendilerine öğrendikleri gibi hayatla ilgili diğer becerileri de zamanı geldiğinde kendi hızlarında öğrenirler. Küçük Orman’da onların bireysel hızlarına ve ritimlerine saygı duyar, esas işimizin çocuklara oyunla, sanatla, doğayla ve masallarla dolu destekleyici bir öğrenme ortamı sunmak olduğuna inanırız.
Çocuklara zamanından önce gereğinden fazla bilgiler vermeye çalışmak, henüz anaokulu yıllarındayken onlardan ilkokul becerilerini beklemek, çiçekleri erkenden büyümesi için çekiştirmeye benzer ve çiçek çekiştirince kopar…
Oysa çiçek ihtiyaç duyduğu kadar ışıkla, bakımla ve zamanla büyür, özgün formuna kavuşur.
Küçük omuzlarına ve ellerine erkenden büyük akademik beklentiler yüklenen çocuklar, “çocukluklarını” yaşayamazlar. Bu eksik yaşantı, ilkokul ve sonrasında bıkkınlık, davranış bozukluğu ya da düşük yaşam enerjisi gibi sorunlara dönüşebilir ve bunun yarattığı sorunlar yetişkinliğe kadar uzanır.
Küçük Orman’da çocukların çocukluklarını dolu dolu yaşamaları bizim en büyük önceliğimizdir.
Bu yüzden okulumuzda çocuklara bilgi odaklı bir eğitim vermek yerine sorgulayarak, araştırarak ve deneyimleyerek, kendi hızlarında ilerledikleri bir öğrenme ortamı yaratırız. Onlar öğrenir, biz bu süreçte onlara eşlik ederiz.
Doğuştan gelen merak duygularını, soru sorma ve öğrenme arzularını özgürce yaşayabilmelerine izin verir, çocuksu hayal güçlerini sınırlamak yerine coşkuyla ifade etmelerine olanak tanırız. Bu özelliklerini hiç kaybetmesinler, yetişkinliğe kadar taşısınlar isteriz.
Çocuklarla birebir, nazik, yargısız ve açık bir iletişim kurmanın önemine inanır, onların ihtiyaçlarını dinler, anlamaya çalışırız.
Bir okuldaki yetişkin modellerinin çocuklar üzerinde derin bir etkiye sahip olduğunu hatta öğrenmenin en önemli anahtarlarından biri olduğunu biliriz. Bu yüzden okulumuzdaki her yetişkinin, birey olarak kendini geliştirmeye açık, çok yönlü, iyi ilişkiler kurabilen, empati sahibi insanlar olmalarına özen gösteririz.